19 Nisan 2010 Pazartesi

ADI YOK 52, Mevsim Bahar!


"ne için yaşadığımı öğrenmek istiyorum!"
adı yok 52, mevsim bahar..
www.adiyok.com

14 Nisan 2010 Çarşamba

Büyümek Zordur!


Günler bazen hızlı geçer bazen beklersin hiç ilerlemez… Bunun mevsimsel bir açıklaması yoktur her zaman. Ama öyle ya da böyle dünya döner… “Tabii acı çekeceksin, görmenin bedelidir bu. Tabii için korkuyla dolacak, yaşamak demek tehlike içinde olmak demektir. Büyümek zordur!”*

İnsan etten kemiktendi… Duygu kavramının bilimsel bir açıklaması yoktu. Adı konmuş birkaç hissiyat vardı sadece… Acımak mesela, korkmak, düşünmek vardı… Hissetmek vardı sonra…

Büyümekte çok zorlanıyorum. Eskiden her şey daha kolaydı. Okula başlamak büyük bir buhrana sokmuştu beni mesela, tüm gün sokakta oynamak yerine her gün önlüğümü giyip arkadaş olmam gereken bir sürü çocukla o sıralarda oturuyordum. Sonra bu durumu sevmeye başladım. Ortaokulun ikinci yılı başka bir şehre taşınmıştık ve yine büyümüştüm, tarifi zor bir hüzündü bu. Atlatmak diğerinden daha zor oldu… Ve hafızamın en derin üzüntülerinden biri lise hayatımın ikinci yılıydı hiç kuşkusuz. İnsan ilk aşkından ayrıldığı zaman dünya yeniden dönmeyecek sanıyor… Kimseyi yeniden sevebileceğine inanmıyor… Oysa dünya dönüyor, hafıza kötü olan her şeyi siliyordu yavaş yavaş. Geriye hep hatırlanası anılar kalıyordu…

Artık büyümek eskisinden daha zor… Artık çocukça bir aşk acısı ya da aile tartışmaları insanı eskisi kadar yaralamıyor nedendir bilinmez. Hayattan yaş aldıkça yaptığın hataların dönüşü zor oluyor sanırım. İç hesaplaşmalar acımasız, kelimeler kifayetsiz kalıyor… Hayatta para eden tek şey dürüstlük artık. Dürüst olduğun kadar kazanıyorsun.

İçimde büyük bir özlem var. Ne yapsam, kime sarılsam olmuyor. Uzun konuşmalar, uzun yazılar yetersiz… Buraya sığamıyorum… Dünyanın en güzel şehrinde yaşamaya doyamazken, kendime yeni şehirler bakıyorum.

Belki çok ülke görmedim daha, belki yeterince şehir gezemedim ama gittiğim her ülkede, her şehirde, her sokakta bir iz arıyorum. Bir koku arıyorum beni kendine bağlayacak. Bana çocukluğumun masumiyetini hatırlatacak tek bir tat bulsam ömrümü oraya serebilirdim… Ne garip oysa, kendimi bilmez yaşlarımda televizyona bakıp susam sokağını izlediğim o minik bedenimi arıyorum. Annemin getirdiği sıcak sütle kıyaslıyorum içtiğim her içeceği… Her şey eksik, her şey yarım adeta…

Evet, büyümek zordur. Yaşamak demek tehlike içinde olmak demektir tamam ama gözlerimi kapattığımda gördüğüm düşe kavuşmanın bir yolu olmalı… Düşümde gördüğüm şehri nerde nasıl bulacağımı bilmiyorum… Bulamamak, aramaktan daha yorucu…

Ah o koku için nelerden vazgeçerdim…