27 Haziran 2012 Çarşamba

25 Haziran 2012 Pazartesi

Genç Werther'in Acıları

Sabahleyin güneşin doğuşunu seyretmeyi akşamdan aklıma koyarım. Sabah olur, bir türlü yataktan kalkamam. Geceleyin ay ışığını seyretmeye gündüzden niyetlenirim, gece olunca odamdan çıkamam. Niçin kalktığımı, niçin yattığımı bilmiyorum.

Artık güneş, ay ve yıldızlar istedikleri gibi dolaşabilirler. Çünkü ben artık ne zaman gündüz ne zaman gecedir bilemiyorum, gözüm artık hiçbir şey görmüyor...

Goethe

14 Haziran 2012 Perşembe

11 Haziran 2012 Pazartesi

adın...


“yorgunum… hiçbir şey bilmiyorum, tek istediğim,
yüzümü kucağına koymak,
başımın üzerinde dolaşan elini hissetmek
ve sonsuza dek öyle kalmak” K.

Yeni sabaha uyanmak gibiydi yüzün veda ederken. Vedalardan, ‘hoşça kal’lardan, tren istasyonlarından, havaalanlarından neden haz etmediğimi hatırlatır, insanın saklanmak için uykulara sığınmasını kelimeler olmadan anlatır gibiydi… Yüzün, gün ışığından neden korktuğumu yineledi bana, yüzün bir insanın taşıyabileceği en cüretkâr renkti…  

Korkma. Korktukça yollar azalmıyor. Korktukça insanlar kavuşmuyor birbirine. Sanki asırlardan geri sayıyorum seni. En sakin, en manidar, en kimsesiz sesimle adını çağırıyorum. Adın tüm anlamlarından sıyrılıyor sonra… Ah adın… Adın bir duaya yaraşacak kadar temiz, piyanodan dökülen en bulunmaz ezgi, dolunayın geceye kattığı ışık kadar berrak adın… 

Bir de yüzümü kucağına koysam...
-photo: sabina tabakovic-