2 Ağustos 2009 Pazar

Adı Yok 49 !!

Eski ve tozlu günlük gibi sayfaları aralanmış kaderin...
Örülmüş ağların bitmez tükenmez sancıları...
Seni bir sanıyla bana hatırlatan gümüşi anılar. Istakoz ve tuğlasız evler...Cilası akmış mobilya, boya zamanı yaklaşmış bir kadın, dondurmasından akanları düşmeden yere kurtarmaya çalışan çocuklar, uçurtmayla uçmayı hayal eden balıklar gibi çaresiz suretler...
Elden tutmak yerine, bırakıp giden bir kaderin ardından, soluksuz ve sonsuzca sıralanan lanetler... Yalnız kalmak yaz sıcağında ve umutsuzluğu düşmek... Bir kokunun burnunu yakması ve aslında bu konunun sana çok tanıdık gelmesi.
Bırakmak bir yana… Yaz akşamların da en çok bırakılmak acıtır insanı...
*

1 yorum:

Adsız dedi ki...

gerçekten acıtıyor.. çok güzel bir yazı... anılar güzel anlar geldi aklıma...