Bugün Can Dündar’ın milliyet gazetesindeki köşe yazısını* okudum. Sustum, dinledim aklımı. Ağır bir ÖSS sorusu gibiydi diyordu “Hayattan ne öğrendiniz?” sorusuna… Kendime bunu düşünmek için ek süre bile tanıdım. Korktum önce, gergindim. Dedim ki: “ Ezgi, bu senin kendi sorunun. Yüksek sesle açıklama yapmana lüzum yok.” Sonra ise ruhuma söz geçiremeyişimi cümlelerimi sessiz kuruşuma verdim, sıyrıldım kaybedişlerimden.
Zayıf insanlardan hayatım boyu haz etmedim. Halini acındırarak anlatan, çaresiz bakışlar savurup dövünen, ağlayan insanlara acıdım. Öğrendiğim ilk önemli şey buydu. Güçlü olmak! Gerekirse evinin arka odasında ağlamak ama dik durmak. Bu duygularımın yozlaşmasına sebebiyet verdi ara ara. Ama sonunda hep buna değdi… Kaybedişlerime acımadım sonraları. Kaybetmekten korkmak değer bilmemeyi getiriyordu, anladım. Değer bilmek! Ah ne büyük bir erdem…
*16 Haziran 08 tarihli milliyet gazetesi.
3 yorum:
Yalnız, güçlü olmakla güçlü görünmek arasında büyük bir fark var. İstediği kadar güçlü görünsün insan, eğer içinde yaşadıklarına dayanacak gücü yoksa bir yerde çok kötü tökezleyecektir.
yalnız güçlü görünmek yetersiz herzaman, bunu biliyorum. ama bence insan her şeye dayanır. kimse hiç bir acıdan ölmüyor. hele hele aşk acısından hiç ölmüyor. güçlü durabilmek önemlidir bu uğurda...
ne kadr da benzio düşüncelerimiz ve hayattan ögrendiklerimiz:)
Yorum Gönder