Şefkatten ölecek derecede hisli, içli bir halde bağrına basma ihtiyacı duydu. “bu şehir güzel rüyalarımı aldı!” dedi fısıltısında. Hep annesinin gülen gözlerini, ona bahsettiği masalsı dünyayı görürdü oysa uykuları arasında. Babasını anımsadığında, ceketinin iç cebindeki ince tarağıyla saçlarını taradığı gelirdi hatırına keyifli zamanlarında. Az rastlanır bir durumdu evin tek çocuğu olmak. Şekerlemeler için rakibi doğmamıştı hiç. Doğamamıştı annesinin rahmine düşen cemreler. Yeşile çalan örtüsünün süslediği saçlarıyla tahta bir beşiği sallarken - O, tahta beşikte sallanırken yani – dinlediği ninniler bugün düşleriydi. Kelepire alıcı bulamayan bezgin düşler…
2 yorum:
Bu sayfa son zamanlarda en çok takip ettiğim sayfaların başında geliyor Ezgi Hanım, sıklıkla yazmanızı diliyor yeni yazılarınızı heyecanla bekliyoruz. Bizi kaleminizden uzun süre mahrum etmeyin ne olur. Sevgiyle kalın.
teşekkür ederim, böyle şeyler duymak çok güzel:)
Yorum Gönder