Elleri kelepçeli olmak zorunda değil ya insanın esir olmak için. Tutsaklığın içte yaşanması daha bağlayıcı değil mi aslında? Görünmeyen ipler daha keskin oluyor. Hem de yalnız onlar can acıtıyor. Ruhunu kaptırmamalı insan. Bu tehlikeyi hissettiği anda bir adım geri durabilmeli.

Yok anladım şimdi. Esaret içte yaşanmamalı. Sinsice acıtıyor canı yoksa. Bir şey can yakacaksa bu yürekli olmalı. Kapıyı yüzüne çarpar gibi ya da hesapta olmayan bir tokat gibi gerçek olmalı. Yoksa kocaman bir boşluk bırakıyor yerine ve sustukça içinde kimsesiz bir korku büyüyor.
2 yorum:
bir anda yerden yükselip herşeye en tepeden bakmak, hatta hazır yükselmişken herşeyi olduğu gibi bırakıp uçup gitmek istiyorum, en azından bir süreliğine.. artık anlatmaktan da yoruldum.. susmak, hep susmak istiyorum.. içimdeki sesler bile sustu zaten, kendime bile konuşamıyorum.. o bana sorular soruyor yine, bense hayatımın bu zamanına kadar olanın aksine susuyorum.. diyemiyorum hiç bir şey.. soruları gidilecek yollara cevap arasa da diyemiyorum bir şey.. tutsaklığımdan kopup gidemiyorum, kaldıkça da nefes alamıyorum.. çıkmıyor ağzımdan bazen tek bir ses, ama sen, bir tek sen sessizliğimi çözüyorsun adeta.. içime akıyorsun, içimdeki boşluğu, esareti, canımın yanmasını, gitme arzusunu, kalma çabasını görüveriyorsun.. beni şaşırtıyorsun.. gözlerinin içine bakıyorum bir yorumun için, ama sen de diyemiyorsun birşey.. sarılıyorsun bana.. anlıyorum, başbaşayım kendimle.. ama biliyorum, kalsam da kendi kendime, sen yalnızlığımı bozmadan olacaksın yanıbaşımda ve ben de bir parça da olsa bunun huzurunu yaşayacağım..
seni seviyorum canımın yarısı..
Maalesef haklısın...
Yorum Gönder