30 Eylül 2009 Çarşamba

masallar(ım) eskide kaldı...



Artık kırmızı başlıklı kız masalları dinlemiyor olmak beni eksiltiyor... Hayal gücümün daraldığını hissediyorum. Küçükken bebeklerle hiç oynamadım, arkadaşlarım bebeklerinin evlerini kurar, onları ailelere katardı. Ben iskambil kâğıtlarından evler, okullar yapar, birinci sınıftan kalma fasulyelerimi, oyun çubuklarımı da içine koyar hayali hayat hikâyeleri yazardım.
.
Henüz ilkokul üçüncü sınıftayken kendi dergimi hazırlamıştım. "ezgi'den size"... Taze okuma yazma becerimle, boyumca ansiklopediler okur, bilgiler süzer, dergime koyardım. İnternet yoktu o zaman. Babam en yüce bilgi bankamdı. Hayatta en çok yanında olmak istediğim insandı. Boyum bir metreye varmamışken henüz, her akşam beni kucağına yerleştirir, masallar anlatırdı. Hep aynı kahraman, hep o başı beladan eksik olmayan aynı tilki... Yıllar boyu hiç bıkmadan dinledim. Babamı heyecanla bekler, beni kollarıyla sardığında gözlerimi kapatıp kendimi o meşhur ormanda farz ederdim. Orman nice mevsimler geçirdi, orman yağmurlar, soğuklar, ayazlar geçirdi.
.
Benim boyum 150 santime vardığı yıl, ilkokulu bitirdiğim yıla denk geliyordu. Babam artık öğretmenim olmuştu. Aynı okulun koridorlarında yürüsekte kollarına kendimi bırakmam yasaklanmıştı. Evde değişen bir şey yoktu, gün be gün azalan masallarım dışında...
.
Bugün boyum tam 171 santim. Yıllar oldu tek bir akşam bile kucağında uyumayalı... Ömrümün en tatlı kollarıydı onlar, yokluğunun telafisi olmayan sıcacık nefesi, bakışlarıydı. Saçları henüz beyaz değilken, sağlığı belki bundan daha iyiyken ve yılların ağırlığı henüz yüzüne çökmemişken...
.
Artık o masalları dinlemiyor olmak beni eksiltiyor. Hayal gücümün daraldığını hissediyorum. Üstüne üstlük artık hem babamın kucağına sığmıyorum hem de o tilkinin oynadığı gerçek masalı biliyorum. Her gece anlattığı farklı farklı masalların da uydurulmuş birer senaryo olduğunu... Değişen bu evet ama daha önemli olan değişmeyen şey, o adamın hayatıma işleyen sessiz sedasız sevgisi... Evleneceğim kimsede tek bulabilmeyi hayal ettiğim şeyi, merhameti...

3 yorum:

Oda ve Duvar dedi ki...

Okurken, aklıma İnci Aral'ın İçimden Kuşlar Göçüyor kitabından bir söz geldi ve aktarmak istedim. Onu ararken bir ikincisini gördüm ve onu da yazdım...
Alıntılara geçmeden, yazıyı ve anlatımını sevdim...

“Bana çocukluğunu, babası onu kayışla döverken bile ona nasıl büyük bir sevgi duyduğunu anlatıyor. Kadınların kafasındaki baba modeli hayatlarına katacakları erkekleri seçerken etkili oluyor. Ben de sevgisinden yoksun olduğum babamı aradım hep belki. Kendimden yaşlı erkeklere ilgi duydum, onlarla evlendim.” (113)
“İçimdeki genç kız, düşlerinden, coşkusundan büsbütün vazgeçmek istemiyor.” (11)

!reDanDark! dedi ki...

sen çocukluk masallarını eksik etme içinden.. Elbet birgün anne olacak ve kendi yavrularının kucağında uzanıp masallarını dinlediği merhametli kahramanı olacaksın.. hem de bu bu anlatımla.. :)

Rıza Bozkurt dedi ki...

Tüm yazılarını okuyan acar bir redaktör vatandaş düşün.

Arkanı kolla şekercan.